
Obsesyonları diğer düşüncelerden ayıran şey; zihinden atılmasının zor olması, hatta yaşayan kişiye imkansız gelmesidir. Aynı zamanda takıntılı düşünce kişiye varlığı ile yoğun, dayanılması zor bir rahatsızlık verir. Düşünmemeye çalıştıkça zihni daha çok baskılar ve kontrol kaybı hissettirir.
Bir takıntılı düşüncenin varlığı kişide kaygı ve endişe duyguları yaratır. Adeta tehditkar bir uyaran gibidir. Bu endişe ve kaygı duygusu ile başa çıkmak için de obsesyonları genellikle bir takım tekrarlayan davranışlar izler. Bu davranışlar genellikle fiziksel olurken, düşünsel tekrarlar da olabilir. Bu tekrarlayan davranışlara da kompulsiyon adı verilir.
Bu takıntı- kaygı- davranış örüntüsü genellikle kısır döngü biçimindedir. Kişi kaygısını o anlık hafifleteceğini varsaydığı için tekrarlayan davranışları sergiler, ancak kaygı asla kalıcı olarak azalmaz.
Örneğin; Ellerinin pis olduğu ile ilgili baskılı düşünceleri olan biri; bu sebeple bulaşma, buşlaştırma vs. ile ilgili kaygı duymaya başlar. Bu kaygı neticesinde 4-5-6 bazen 100 defa ellerini yıkar, kaygı dayanılabilecek seviyeye geldiğinde yıkamayı durdurur. Ancak bir süre sonra aynı döngüye tekrar girer; çünkü eller hiç bir zaman tam temiz olmayacaktır. Takıntıların psikolojik bir rahatsızlığa dönüştüğü duruma ise Obsesif Kompulsif Bozukluk adı verilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder