Hipokondriyazis
(Hastalık Hastalığı) den muzdarip olan kişiler bu durumdan dolayı çok acı
çekerler ve yıpranırlar. Bu bozukluk yalnız kendilerine sıkıntı vermez aynı
zamanda yakınlarını da bıktıracak seviyeye gelebilir. Sürekli hastalıkları
hakkında konuşan, bu konuda yazılan her haberi kesip saklayan bu kişiler
bulundukları her toplulukda da bu konuyu açarlar. Aynı zamanda kimsenin
kendilerini anlamadığını da düşünürler. Toplumda çok sağlıklı görünen bazı
insanlar bile hastalık hastası olabilirler. Televizyonda duyduğu, birinde
gördüğü veya bir yerde okuduğu hastalıkları, kişi kendinde aramaya başladıysa
tehlike sinyalleri çalıyor demektir. Bu insanlar, kendisinde olduğunu sandığı
hastalık belirtilerini hangi hastalığa yorması gerektiği ile uğraşıp dururlar.
Ayrıca bu kişiler oldukça fazla ilaç ismi,
bu ilaçların endikasyonların ve yan etkilerini bilirler.
Hipokondriyazis
nedir?
Hipokondriyazis,
halk arasında, evhamlılık ya da pimpiriklilik olarak da adlandırılır. Fiziksel
bir hastalığı olmadığı halde ya da çok hafif bir ağrı ve hastalık belirtisini,
büyük ve ölümcül hastalıkların belirtisi olarak algılama biçiminde, kaygılarla
kendisini gösteren bir bozukluktur. Bu yüzden halk arasın da adına hastalık
hastalığı da denir.
Bu bozukluğun sebebi nedir?
Hipokondriyazsizin
belirgin bir nedeni saptanmamıştır. Fakat bazı psikoloji ekolleri bu bozukluk
ile ilgili değişik açıklamalar getirmiştir. Bir kaç örnek;
Psikanalitik
yaklaşım; kişi
bilinç dışındaki çözemediği çelişkilerden kaynaklanan kaygılarıyla doğrudan
yüzleşemez. Bu sebeple bedensel hastalık üretip bunlarla uğraşmayı yeğler.
Davranışçı
yaklaşım; birey
ancak hasta olduğu zaman ilgiyi kendi üzerine çekebileceğini düşündüğü için
hastalık hastası olur. Bu düşünce çocukluktan itibaren oluşmaya başlar. Ancak
bu bilinçli olarak gelişen bir süreç değildir. Uzun yıllar fiziksel
rahatsızlıkları olmuş ve sonunda iyileşmiş kişilerde de hipokondriyazis
görülebilir. Aynı zaman da hastalık algısı kişinin sorumluluklardan uzak
kalabilmesinin tek meşru yoludur. Bu durum ikincil kazançlar anlamında
hipokondriyayı destekleyebilir. Hipokondriayı “hastalık korkusu” kavramından
çok “hastalık olacağı inancı” daha iyi açıklar. Yukarıda da belirttiğim gibi bir
çok hipokondriyak aslında çok ciddi bir hastalığı olduğunu ancak henüz teşhis
edilemediğini düşünür.
Hipoondriyazis
kimlerde görülür?
Hipokondriyazisin
sıklığı ve yaygınlığı ile ilgili bilgiler net değildir. Erkeklerde ve
kadınlarda eşit yaygınlık da görülmekte, belirtiler en sık 20-30 yaşlarında
başlamaktadır.(Fakat herhangi bir yaş döneminde de görülebilir.)Toplumsal
konum, eğitim düzeyi ve medeni durumdan etkilenmediği düşünülse de gelişmekte
olan ülkelerde daha yaygın olarak görüldüğü düşünülmektedir.
Bu
kişilerde görülen temel davranış yapısı nelerdir?
Hipokondriyazis
de aslında kişinin beden sağlığı genel olarak yerindedir; ancak bütün dikkatini
bedenine yöneltir. Bu durum kişinin davranışlarını da belirler. Sürekli kendi
bedeniyle uğraşır. Sağda solda yaptıkları araştırma sonucunda öğrendikleri
hastalık belirtilerini, kendi üzerinde
tarama sık görülür. Sık doktora gitme benzer tetkikleri tekrar tekrar yaptırma
eğilimi gösterebilirler. Doktorun herhangi fiziksel bir bulgu olmadığını
söylemesi düşüncelerini genellikle değiştirmez. Bu kişilerde yoğun bir ölüm
korkusu da vardır.
Bu
kişilerde görülen düşünce içeriği nasıldır?
Hipokondriyaziste,
kişinin düşünce içeriklerini hastalık kuşkuları ve kaygıları ile doludur.
Bedeninde bir ağrı olup olmadığını kontrol etmek amacıyla dokunur, bastırırlar.
Aynı zamanda kalbini dinlemeye, nabzını tutmaya çalışırlar. Doktorların
hastalıklarına çare bulamadıklarını düşünür. Hal böyle olunca, denemedik
kaplıca, aktarlarda kullanmadık ot bırakmazlar. Hatta üfürükçülerden medet
umanlar bile vardır.
Fiziksel
ve ruhsal belirtileri nelerdir?
Bozukluğa
bağlı olarak çöküntü ve kaygı durumları sıkça görülür. Dolayısıyla yorgunluk,
bitkinlik, nefes darlığı, çarpıntı, üşüme, terleme, uykusuzluk gibi belirtiler
görülebilir. Kişi kendini sürekli hasta hissettiği için kendini yeterince işine
veremez ve iş performansı çok düşer. Yalnız kaldıkça ve başka işlerle
uğraşmadıkça şikayeti artar ve daha kötüye gider. Hayatı hem kendine hem de
birlikte yaşadığı kişilere zehir eder. Ayrıca sorunun psikolojik olabileceğine
inanmadığı için psikiyatriste veya psikoloğa gitmez. Dolayısıyla sorun gittikçe
süreğenleşir.
Kişilerin
işlevselliğini nasıl etkiler?
Hipokondriyaziste
depresyon sık görülür. Bu da kişide uyku bozukluğu, çabuk yorulma, istek
azalması ve benzeri şeylere yol açabilir. Bu durumda kişide hasta olduğu
inancını arttırarak daha fazla yatakta kalmasına neden olur dolayısıyla
hastalıkla ilgili daha çok düşünmesine neden olur. Bütün bunlarda kişinin
toplumsal ve mesleki alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında
bozulmaya neden olur.
Çevreleri
ile ilişkileri nasıldır?
Öyle ki kişi
başka konulara dikkat etmez, bütün enerjisini bedenine kaydırır ve
kaygılarından dolayı diğer bütün ilişkilerini sınırlandırır. Onun için tek
önemli konu hayati hastalıklardır. Bireysel, mesleki ve sosyal sorumluluklarını
sürekli aksatır. Kendini ifade etmenin tek biçimi hastalıklar olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder