9 Nisan 2014

YALNIZLIĞIN TRAJEDİSİ: OTİZM




Çocuğunuza seslendiğinizde size dönüp bakmıyor mu?
Sizinle göz teması kurmuyor mu?
Gözleri bir şeylere takılıp kalıyor mu?
Günlük yaşantısındaki değişikliklere aşırı tepki gösteriyor mu?
Yaşıtlarının oynadığı oyunlar ilgisini çekmiyor mu?
Sallanmak, çırpınmak gibi garip hareketleri var mı?
Oyuncaklarını sıraya (büyükten küçüğe/küçükten büyüğe) diziyor mu?
Parmağıyla istediği bir şeyi işaret etmiyor mu?
Konuşması yaşıtlarının gerisinde mi? ya da sizin ''garip'' diye tanımlayacağınız şekilde mi konuşuyor?
Bazı sözcükleri ilgili olmayan ortamlarda tekrar tekrar söylüyor mu?
Oyuncakları ile amacına uygun oynamıyor mu?

Dikkat! Yukarıdaki soruların bazılarına evet yanıtını veriyorsanız, çocuğunuzda otizm bozukluğu olabilir.


Otizm, nedeni henüz bulunamayan, doğuştan gelen ya da doğumdan itibaren ilk üç yılda ortaya çıkan, yapısı karmaşık gelişimsel bir bozukluktur. Otizmde erken teşhis, yoğun ve sürekli eğitim çok önemlidir. Bu yüzden 3 yaşından önce tanı konulması hayati önem taşımaktadır. Anne babalar çocuklarına otizm bozukluğu teşhisi konulduğunda kendilerini suçlama ve ''neden benim başıma geldi'' deme eğiliminde olurlar. Bunun yerine, çocuklarına yaklaşımları ve çocuğun otizm bozukluğu ile yaşam boyu başaçıkabilmesi adına ona yardımcı olmayı ön planda tutmaları önemlidir. Konuyla ilgili bilgilenmeleri, bilinçlenmeleri ve çocuklarının eğitimlerini aksatmamaları hem kendi yaşam kaliteleri, hem de çocuğun yaşam kalitesi açısından dikkat edilmesi gereken bir husustur.

Otizm bozukluğu bulunan çocuklarda sosyal etkileşim, iletişim ve davranış problemleri görülür.
Sosyal etkileşimdeki zorluk, kendini göz teması kuramamak, arkadaşlık ilişkileri geliştirememek, çevresinde olan biten ve diğer insanların neler yaptıkları ile ilgilenmemek, bir çok şeyi başkaları ile değil kendi başına yapmak şeklinde gösterir. Konuşmaları yaşıtlarının gerisinde olduğundan ya da hiç konuşamadıklarından, diğer insanlarla sohbet etmekte zorlanmaktadırlar. Ayrıca bazı sözleri alakasız ortamlarda ve tekrar tekrar söylemekten, yaşıtlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermemekten dolayı iletişim problemi yaşanır. Otizm bozukluğu olan çocuklar günlük yaşantılarında kullandıkları bazı eşyaların yerinin değiştirilmesine aşırı tepki verirler. Bu çocuklar ''uçakların nasıl uçtuğu'' gibi yaşına göre sıra dışı sayılabilecek konulara aşırı ilgi gösterirler. Bununla beraber sürekli etrafında dönmek, sallanmak ya da çırpınmak gibi dışarıdan bakıldığında sıra dışı sayılabilecek hareketler yaparlar. Oyuncaklarını ya da farklı nesneleri sıraya dizmek, döndürmek gibi eylemlerde bulunmak gibi davranış problemleri gözlenir. Bu saydığımız belirtilerin hepsinin aynı anda bir çocukta görülmesi beklenmez. Ancak bu davranışların hangi ortamlarda ortaya çıktığı, ne kadar sık yaşandığı ve bu yaşanan durumların nasıl probleme dönüştüğü ile ilgilidir. Bunun için de, çocuğunuzun mutlaka ve mutlaka bir uzman tarafından görülmesi gerekmektedir.

Otizm tanısı alanında uzman çocuk ve ergen psikiyatristleri ile çocuk nörologları tarafından konulmaktadır. Sonrasında, psikologlar tarafından terapi yöntemleri devreye girmektedir. Otizmin henüz ilaç ile tedavisi mümkün değildir. Ancak ihtiyaç halinde psikiyatrist, çocuktaki davranış problemlerini kontrol altına almak amacıyla ilaç tedavisi uygulayabilir. Tanı almış çocuk hiç aksatmadan eğitime başlatılmalıdır. Bununla birlikte  anne ve baba tarafından bu eğitim her ortamda desteklenmelidir. Duyusal anlamda çok hassas olan çocuk gidilen bir restaurantta sizin hissetmediğiniz bir yemek kokusuna aşırı tepki gösterebilir ya da basit bir alışveriş eylemi çocuğun kabusu olabilir. Ortamdaki sesler (anonslar, müzik, kasanın fiş yazarken çıkardığı ses, başka insanların konuşmaları, market arabasının tekerleğinin gıcırtısı gibi) çocuğunuza çok karmaşık gelecek, onu huzursuz edecektir. Tabii ki bu durumları farkedip, ona uygun tepkiler vermek zaman alacaktır. Bu yüzden anne babalar olarak otizm konusunda bilgilenmek, otizmin doğasına uygun davranmak çocuğunuzla aranızdaki iletişimi ve sevgi bağını kuvvetlendirmek açısından iyi olacaktır.


Çocuğunuza otizm tanısı konulduğunda, bir müddet ne yapacağınızı bilememe ya da  kendinizi çaresiz hissetme duyguları yaşayabilirsiniz. Hem fiziken hemde ruhen yıpratıcı olabilecek bu süreçte, yaşam kalitenizde düşüş olabilir. Çocuğunuza konulmuş olan otizm tanısını kabullenmek ve otizm ile ilgili pozitif bakış açısı geliştirmek bu düşüşü azaltmaya yardımcı olabilir. Tanıyı ne kadar erken kabullenirseniz, çocuğunuzun eğitimi ile ilgili o kadar hızlı yol alabilirsiniz. Bunun için ilgili sivil toplum kuruluşlarına ulaşmak, otizm tanısı almış diğer çocukların aileleri ile bir araya gelip bilgi ve deneyim paylaşımında bulunmak, en önemlisi de konunun uzmanları ile temasa geçmek sizler için yol gösterici olacaktır. Bunun yanında çocuğunuzun durumuna göre,   gerçekçi hedefler koymak ve olumlu yaklaşım belirlemek sizin otizm ile uyumlu yaşamanıza olanak sağlayacaktır. Otizm teşhisi almış çocuğun  anne babası olarak kendinize özel zaman ayırmak, tükenmişlikten kurtulmanıza yardımcı olacaktır. Siz sağlıklı düşünüp, davranabildiğiniz sürece çocuğunuzun eğitimini ve yaşamını rahatça sürdürebilmesine yardımcı olabileceksiniz. Sürecin sizi zorladığını  düşündüğünüz zaman kendiniz ve aileniz için psikolojik destek almak yaşam kalitenizi yükseltip, bu uzun yolculukta size yardımcı olacaktır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder