Çocuğunuza seslendiğinizde size
dönüp bakmıyor mu?
Sizinle göz teması kurmuyor mu?
Gözleri bir şeylere takılıp
kalıyor mu?
Günlük yaşantısındaki
değişikliklere aşırı tepki gösteriyor mu?
Yaşıtlarının oynadığı oyunlar
ilgisini çekmiyor mu?
Sallanmak, çırpınmak gibi garip
hareketleri var mı?
Oyuncaklarını sıraya (büyükten
küçüğe/küçükten büyüğe) diziyor mu?
Parmağıyla istediği bir şeyi
işaret etmiyor mu?
Konuşması yaşıtlarının gerisinde
mi? ya da sizin ''garip'' diye tanımlayacağınız şekilde mi konuşuyor?
Bazı sözcükleri ilgili olmayan
ortamlarda tekrar tekrar söylüyor mu?
Oyuncakları ile amacına uygun
oynamıyor mu?
Dikkat! Yukarıdaki soruların
bazılarına evet yanıtını veriyorsanız, çocuğunuzda otizm bozukluğu olabilir.
Otizm, nedeni henüz bulunamayan,
doğuştan gelen ya da doğumdan itibaren ilk üç yılda ortaya çıkan, yapısı
karmaşık gelişimsel bir bozukluktur. Otizmde erken teşhis, yoğun ve sürekli
eğitim çok önemlidir. Bu yüzden 3 yaşından önce tanı konulması hayati önem taşımaktadır.
Anne babalar çocuklarına otizm bozukluğu teşhisi konulduğunda kendilerini
suçlama ve ''neden benim başıma geldi'' deme eğiliminde olurlar. Bunun yerine,
çocuklarına yaklaşımları ve çocuğun otizm bozukluğu ile yaşam boyu
başaçıkabilmesi adına ona yardımcı olmayı ön planda tutmaları önemlidir.
Konuyla ilgili bilgilenmeleri, bilinçlenmeleri ve çocuklarının eğitimlerini
aksatmamaları hem kendi yaşam kaliteleri, hem de çocuğun yaşam kalitesi
açısından dikkat edilmesi gereken bir husustur.
Otizm bozukluğu bulunan
çocuklarda sosyal etkileşim, iletişim ve davranış problemleri görülür.
Sosyal etkileşimdeki zorluk,
kendini göz teması kuramamak, arkadaşlık ilişkileri geliştirememek, çevresinde
olan biten ve diğer insanların neler yaptıkları ile ilgilenmemek, bir çok şeyi
başkaları ile değil kendi başına yapmak şeklinde gösterir. Konuşmaları
yaşıtlarının gerisinde olduğundan ya da hiç konuşamadıklarından, diğer
insanlarla sohbet etmekte zorlanmaktadırlar. Ayrıca bazı sözleri alakasız
ortamlarda ve tekrar tekrar söylemekten, yaşıtlarının oynadığı oyunlara ilgi
göstermemekten dolayı iletişim problemi yaşanır. Otizm bozukluğu olan çocuklar
günlük yaşantılarında kullandıkları bazı eşyaların yerinin değiştirilmesine
aşırı tepki verirler. Bu çocuklar ''uçakların nasıl uçtuğu'' gibi yaşına göre
sıra dışı sayılabilecek konulara aşırı ilgi gösterirler. Bununla beraber
sürekli etrafında dönmek, sallanmak ya da çırpınmak gibi dışarıdan bakıldığında
sıra dışı sayılabilecek hareketler yaparlar. Oyuncaklarını ya da farklı nesneleri
sıraya dizmek, döndürmek gibi eylemlerde bulunmak gibi davranış problemleri
gözlenir. Bu saydığımız belirtilerin hepsinin aynı anda bir çocukta görülmesi
beklenmez. Ancak bu davranışların hangi ortamlarda ortaya çıktığı, ne kadar sık
yaşandığı ve bu yaşanan durumların nasıl probleme dönüştüğü ile ilgilidir.
Bunun için de, çocuğunuzun mutlaka ve mutlaka bir uzman tarafından görülmesi
gerekmektedir.
Otizm tanısı alanında uzman çocuk
ve ergen psikiyatristleri ile çocuk nörologları tarafından konulmaktadır.
Sonrasında, psikologlar tarafından terapi yöntemleri devreye girmektedir.
Otizmin henüz ilaç ile tedavisi mümkün değildir. Ancak ihtiyaç halinde
psikiyatrist, çocuktaki davranış problemlerini kontrol altına almak amacıyla
ilaç tedavisi uygulayabilir. Tanı almış çocuk hiç aksatmadan eğitime
başlatılmalıdır. Bununla birlikte anne
ve baba tarafından bu eğitim her ortamda desteklenmelidir. Duyusal anlamda çok
hassas olan çocuk gidilen bir restaurantta sizin hissetmediğiniz bir yemek
kokusuna aşırı tepki gösterebilir ya da basit bir alışveriş eylemi çocuğun
kabusu olabilir. Ortamdaki sesler (anonslar, müzik, kasanın fiş yazarken
çıkardığı ses, başka insanların konuşmaları, market arabasının tekerleğinin
gıcırtısı gibi) çocuğunuza çok karmaşık gelecek, onu huzursuz edecektir. Tabii
ki bu durumları farkedip, ona uygun tepkiler vermek zaman alacaktır. Bu yüzden
anne babalar olarak otizm konusunda bilgilenmek, otizmin doğasına uygun
davranmak çocuğunuzla aranızdaki iletişimi ve sevgi bağını kuvvetlendirmek açısından
iyi olacaktır.
Çocuğunuza otizm tanısı
konulduğunda, bir müddet ne yapacağınızı bilememe ya da kendinizi çaresiz hissetme duyguları
yaşayabilirsiniz. Hem fiziken hemde ruhen yıpratıcı olabilecek bu süreçte,
yaşam kalitenizde düşüş olabilir. Çocuğunuza konulmuş olan otizm tanısını
kabullenmek ve otizm ile ilgili pozitif bakış açısı geliştirmek bu düşüşü
azaltmaya yardımcı olabilir. Tanıyı ne kadar erken kabullenirseniz, çocuğunuzun
eğitimi ile ilgili o kadar hızlı yol alabilirsiniz. Bunun için ilgili sivil
toplum kuruluşlarına ulaşmak, otizm tanısı almış diğer çocukların aileleri ile
bir araya gelip bilgi ve deneyim paylaşımında bulunmak, en önemlisi de konunun
uzmanları ile temasa geçmek sizler için yol gösterici olacaktır. Bunun yanında
çocuğunuzun durumuna göre, gerçekçi
hedefler koymak ve olumlu yaklaşım belirlemek sizin otizm ile uyumlu yaşamanıza
olanak sağlayacaktır. Otizm teşhisi almış çocuğun anne babası olarak kendinize özel zaman
ayırmak, tükenmişlikten kurtulmanıza yardımcı olacaktır. Siz sağlıklı düşünüp,
davranabildiğiniz sürece çocuğunuzun eğitimini ve yaşamını rahatça
sürdürebilmesine yardımcı olabileceksiniz. Sürecin sizi zorladığını düşündüğünüz zaman kendiniz ve aileniz için
psikolojik destek almak yaşam kalitenizi yükseltip, bu uzun yolculukta size
yardımcı olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder