Kanser günümüzde oldukça yaygın olan bir hastalıktır.
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı’nın son raporuna göre 2008
yılında ülkemizde 280 bin erkek ve 172 bin kadın kanser hastası tespit
edilmiştir.
Kanser, kişinin hayatına biranda giren ve tetkik ve
tedavi süreçlerinde kişinin hayatını birçok alanda olumsuz etkileyen bir
hastalıktır. Tüm hastalıklarda ruh sağlığı önemli olsa da travma etkisi
yapabilen kanser gibi hastalıklarda hastanın psikolojisi oldukça önemlidir.
Kişinin kanser olduğunu öğrenmesini bir nevi sağlığın
kaybı için tutulan yasa benzetebiliriz. Yasın evrelerine baktığımızda kişi ilk önce bunu inkar eder, ‘Doktorlar yanılıyor, bir hata olmalı.’ diyebilir. Bazı
hastalar hiç kimseyle bu konuyu konuşmak istemez ve hissizleşir. Bazıları da
teşhiste bir hata olduğunu düşünüp birçok doktorla görüşebilir. Burda kişi
aslında bir nevi şok yaşıyordur. Daha sonra ikinci aşama olan öfke başlar. Kişi ‘Neden ben’ sorusunu
sorar. Öfkesini, kendine, çevresindekilere, Allah’a ya da sağlık personeline
yöneltebilir. Burda yakınlarının yapacağı hata bu öfkeyi bastırmaya çalışmak
olacaktır. Aslında bütün bu süreçler yasın düzgün işlenebilmesi ve kişinin
psikolojik olarak daha sağlıklı olabilmesi için gereklidir. Bu evrede, hasta ve yakınları öfkenin normal
olduğunu kabul etmeli ve hastaya öfkesiyle başa çıkmada yardımcı olmalıdır.
Özellikle bu evrede kişi ihtayaç duyarsa gevşeme teknikleri ve öfkeyle başa
çıkma yollarını öğrenmede bir klinik psikologtan yardım alabilir. Birsüre sonra
kişi umutlanmaya başlar, çıkış yollarını aramaya koyulur. Bu yeni evrede ‘Bunu
atlatayım bir daha sigara içmeyeceğim.’ gibi arzu edilen iyileşme karşılığında
sevilen alışkanlıkların bırakılması şeklinde bir pazarlığa girişilir. Kişinin hastalığını öğrendiğinde yaşadığı şok,
tedavi sürecinde karşılaşılan zorluklar (ağrılar, uyku problemleri vb.),
geleceğe yönelik endişeler ve sosyal hayatın kısıtlanması kişide üzüntü,
çaresizlik, umutsuzluk gibi depresif duyguları getirebilir. Depresyon olarak adlandırılan bu evrede
özellikle çevresinin kişiye destek olması oldukça önemlidir. Son evre olan kabullenmede ise kişi bu hastalığa
yakalandığını kabul eder ve bundan sonra bu yeni durumda yapılması gerekenlere
yönelir. Ancak tüm bu evreler sıra ve yoğunluk olarak kişilere göre değişebilir, bazı kişiler beş evrenin tümünü yaşarken bazıları sadece
birkaçını yaşayabilir. Burda önemli olan kanser hastalarının bu duygu durumlarını
yaşamalarının çok doğal olduğunu ve yakınlarından gelecek desteğin bu evreleri
atlatırken onlara çok yardımcı olacağını bilmektir. Kaybolan sağlık için
tutulan yas tamamlandığında ya da hafiflediğinde, uyum dönemi başlar. Ruhunun
tekrar denge durumuna geri dönmesi için kişi daha sağlıklı bir durum
değerlendirmesi yapar ve tedavisinin planlaması için gerekli kişilerle görüşür
ve gerekli yerlere başvurur.
KANSER ve
Psikolojik Destek
Hastalık haberi, kemoterapi gibi ağır bir tedavi
almak, hastalığa bağlı şikayetler ve değişen yaşam tarzı kişinin yoğun stres
altında kalmasına sebep olabilir. Uzun süreli stres, adrenalin ve
kortikosteroid salınımını arttırarak bağışıklık sistemini zayıflatır. Kişi bu
dönemde hem stresle hem de eşlik eden üzüntü, korku, kaygı, kızgınlık ve
çaresizlik gibi duygularıyla baş etmede daha profesyonel yardım almak
isteyebilir. Stresin ve depresif duyguların beden üzerinde yarattığı olumsuz
etkiler göz önüne alındığında, hastalık sürecinde psikolojik destek almanın
önemi artmaktadır.
Öneriler:
‘Neden Ben?’ ‘Bu benim başıma gelmemeliydi.’
Şeklindeki düşünceler sizi yıpratıp üzer, bunların yerine ‘Şimdi ne
yapabilirim?’ demeniz bu süreçte psikolojik olarak daha az yıpranmanızı sağlar.
Özellikle yoğun mutsuzluk, öfke, kaygı, isteksizlik,
uykusuzluk, çaresizlik hisseden ya da panik atak geçiren kanser hastalarının
tedavilerine psikolojik desteğin eklenmesi tüm bu olumsuz duyguların
işlenmesine ve hastanın stresle daha etkili başa çıkmasına yardımcı olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder