Saldırganlık ve şiddetin ne olduğunu çoğumuz bilir,
ancak net bir tanımlama yapmakta güçlük çekeriz. 'Başkalarını
incitme niyeti içeren her türlü davranış' tanımı, saldırganlık ve şiddet
konularına dair en sade ve net tanımdır. Bir kimse diğerini incitmeyi veya ona
zarar vermeyi hedefleyen davranışlar sergiliyorsa, o kişi şiddet uyguluyor
demektir.
Ne yazık ki şiddet veya saldırgan davranışlara maruz
kaldığımız yaşam alanları hiç de uzağımızda değil. Yapılan araştırmalar
saldırgan davranışların büyük çoğunluğunun en yakınımızdaki kişiler tarafından
sergilendiği, şiddete dayalı suçların sadece %20’sinin yabancılar tarafından
işlendiğini göstermektedir.
Aile içi şiddet fiziksel, ekonomik, sözel,
psikolojik ve cinsel şiddet olarak sınıflandırılmaktadır. Bu şiddet türlerini
ailenin yetişkin üyeleri birbirlerine ya da çocuklara uyguluyor olabilirler. Hangi
türü olursa olsun, şiddet uygulayan ve şiddete maruz kalan yetişkinler ile
büyüyen çocukların, bu tabloya maruz kalmayan çocuklara göre ileriki yıllarda
ruhsal güçlükler ve de ilişkisel problemler yaşama olasılıkları çok daha
yüksektir.
Bilmelisiniz ki, haberi olmadığını düşündüğünüz çoğu
durumdan çocuklarınızın farkında olma olasılığı %80’dir!! Yani olumsuz sahnelere
tanık olmasalar dahi, ipuçlarını takip ederek, sesleri dinleyerek ve en
önemlisi çocuk şiddete maruz kalan ebeveyninin duygularını sezer ve anlar. Yaşı
ilerledikçe de yüksek olasılıkla şiddete maruz kalan ebeveynine destek olmaya
çalışır.
Şiddete maruz kalma ya da tanık olma hali sonrasında
çocuklarda sıklıkla gözlemlenen davranışlar;
- ağlama
krizleri,
- öfke
nöbetleri,
- anneye
yapışma,
- okul
başarısında ciddi düşüş,
- içe
kapanma,
- saldırganlaşma,
- evden
ayrılmak istememe olarak örneklendirilebilir.
Erken yaşlarda bu gibi olumsuz deneyimler yaşayan
çocuklar ebeveynleri ile güvenli bağlanma geliştiremezler. Dünyada ilk ilişki kurduğu kişilere
güvenemeyen çocuk için artık tüm dış dünya tehdit edicidir. Akran ilişkileri, okul yaşantısı, öğrenme
süreci gibi birçok önemli alanda beklenenin aksine olumsuzluklar yaşanabilir. Küçük
ve endişeli çocuklar, bugün veya gelecek günlerde;
- depresyon,
- kaygı,
- abartılı
korkular
- uyku
problemleri
gibi psikolojik sıkıntılar yaşayabilirler. Bir diğer
riskli olasılık ise bu çocukların, akranlarına şiddet uygulama eğilimleridir.
Gelecek yıllarda şiddete maruz kalmaya devam etme
ve/veya maruz bırakma adına risk grubunda olan bu çocuklar için erken müdahale
çok önemlidir. Erken müdahale ile
şiddetin çocuğun hayatındaki olumsuz izlerin silinmesini ya da hafifletilmesi sağlanabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder