Ergenlik, çocukluktan yetişkinliğe uzanan bir geçiş dönemi olarak
tanımlanmaktadır. Bir yandan çocukluktan çıkış, bir yandan da yetişkin gibi
davranmaya çalışmanın ilk evresi olarak düşünüldüğünde bu yeni döneme uyum
sağlamakta sıkıntılar yaşanmasını doğal karşılamak, problemlerle başa çıkmada
hem ergen hem de aile için işleri kolaylaştırıcı olacaktır.
Ergenlik bedensel, ruhsal ve
toplumsal dönüşümü içerir. Ergen büyür, değişir ve başkalaşır. Hormonal
değişikliklere, yeni bedene alışmaya çalışma ergeni kimi zaman
hırçınlaştırabilir. Duygularda ani değişikliklerin ve stresin yoğun olduğu bu
dönemde bazı davranışları yaşının altında görüldüğünde ‘‘sen çocuk musun’’ diye
uyarılır, bazen de ‘‘bu iş için yaşın daha çok küçük’’ diye eleştirilir. Bu
yüzden ergen, içinde bulunduğu dönemin karmaşıklığı ile ruhsal sıkıntılar
yaşayabilir.
Ebeveynler bu dönemde kimi zaman nasıl
davranacakları konusunda çelişkiye düşebilirler. Aslında her birey kendi
ergenlik döneminde yaşadığı sıkıntıları hatırlayabilirse yetişkinliğe geçişin
ilk adımları çok daha sağlıklı olabilir. Kendimizi ergenin yerine koymak, onun
yaşadığı mutlulukları ve üzüntüleri paylaşmak, bunu yaparken ağır eleştirilerde
bulunmak yerine, mümkünse kendi yaşantımızdan da örnek vererek yaşadığı
sıkıntıların geçici olduğunu, zamanla olaylar karşısında vereceği tepkilerin
olması gerektiği gibi olacağını söylemek ergeni davranışları konusunda
bilinçlendirirken, özgüveninin de gelişmesine katkı sağlayacaktır. Özgüven
geliştikçe de yaptıklarının sorumluluğunu almayı, kendini ifade etmeyi ve
sosyal ilişkilerini sağlıklı yürütebilmeyi öğrenecektir.
Günümüzde çalışma ve aile hayatının
insanlar üzerinde baskı unsuru oluşturduğunu, bu nedenle ebeveynlerin ergenlere
karşı toleransının da azaldığını gözlemlemekteyiz. Bu durum da, sık sık ebeveyn
ergen çatışmalarına neden olmaktadır. Ergenliğin bitişi ülkeden ülkeye,
kültürden kültüre farklılıklar göstermektedir. Ülkemizde üniversiteyi bitirmiş
bir bireyin 21 yaşında olduğunu düşünürsek, işe başlaması ve o işe uyum
sağlaması, sosyal ilişkilerinin tam anlamıyla oturması, aşağı yukarı 24 yaşını
bulabilir. Ebeveynler kendi ergenliklerinin bu kadar uzun sürmediğini dile
getirebilir ama gelişen dünyada bireylerin, ailelerinin desteğini eskisinden
daha fazla aldıkları ve ‘‘hayata atılmanın’’ ertelendiği görülmektedir. Hayata
geç atılmak, belirli sorumlulukları geç edinmek ergenliğin bitişini uzatan
önemli bir faktördür.
Ergenlikte kimlik kazanmanın önemi nedir?
Ergenlikte kimlik kazanmanın en
kritik noktalardan biri olduğunu belirtmekte fayda vardır. Bu dönemde ergen ben
kimim? Ne istiyorum? Hayattan beklentilerim neler? gibi soruları kendi kendine
sormaya başlar. Bunu dile getirmez ama görüntüsünde değişiklikler yapma eğilimine
girer, ebeveynleriyle sözlü çatışmalar yaşar. Kendince aile içinde ve toplumda
bir yer edinme çabası başlar. ‘‘Benim de bir fikrim var ve bu fikir en doğrusu’’
çıkışında bulunabilir ve bu çıkışlar zaman zaman ebeveynleri zorlayıcı olabilir.
Böyle bir durumda ergeni ses tonu konusunda uyarıp, savunduğu fikirleri
dinlemek onu sakinleştirici olacaktır. Bu noktada önemli olan iletişimin nasıl
kurulduğudur.
Ergenle sağlıklı iletişim kurmanın yolları nelerdir?
İletişim karşılıklı olarak
birbirini dinlemeyi ve anlamayı gerektirir. Bu dinleme aktif olmalıdır. Göz
teması kurmak, başka işlerle ilgilenmemek, karşı taraf konuşurken araya
girmemek çok önemlidir. Sadece kulağımızla değil, tüm varlığımızla karşımızdakini
dinlediğimiz zaman iletişim sağlıklı olur. Biri konuşurken diğer tarafın dikkatle
ne söylediğini anlamalı, fikirleri onaylamasak da saygı göstermeli, devamında
da kendi fikirlerimizi belirtmemiz insanların birbirlerinin düşünceleri
hakkında bilgi sahibi olmasının en sağlıklı şeklidir.
Dinlerken sözü kesmek,
vereceğiniz cevabı önceden hazırlamak yerine sonuna kadar bekleyip, düşüncenizi
karşı tarafa aktarmak faydalı olacaktır. Bu noktada kullandığımız dile de önem
vermek gerekmektedir. Örneğin sergilediği bir davranışla ilgili konuşuyor iken,
‘‘beni üzüyorsun’’ demek yerine ‘‘ben üzüldüm’’ derseniz onu eleştirmemiş
olursunuz. Hatırlatmakta fayda vardır ki, eleştiri direnci körükleyebilir ve
eleştirilen ergen agresif tutumlar sergileyebilir.
Ergenin sağlıklı bir birey olarak yetişmesinde ailenin katkısı nasıl
olmalıdır?
Aile ve ergen birbirlerini
tamamlayan unsurlardır. Sağlıklı bireyler sağlıklı ve huzurlu aile ortamında
yetişirler. Anne ve baba bu dönemde ergenle birlikte yemeğe çıkmak, sohbet
etmek, hafta sonu bir etkinlik gerçekleştirmek için can atarken, ergen bu
girişimlere olumsuz cevaplar verebilir. Arkadaşlık ilişkilerinin ön planda
olduğu bu dönemde ergen daha çok arkadaşlarıyla internet üzerinden konuşmayı,
oyun oynamayı, dışarıda buluşup birlikte yemek yemeyi, saatler boyu süren
telefon konuşmaları yapmayı daha eğlenceli bulur. Anne baba ile gezecek yaşı
geçtiğini, artık birey olduğunu, onun da ayrı bir çevresi olması gerektiğini
düşünür ve bu konuyla ilgili zorlandığı zaman aşırı tepkiler verebilir. Bu
noktada çocuğunuzla bağları koparmak yerine anlaşma yolunu tercih
edebilirsiniz. Haftanın belirli günlerinin belirli saatlerinde ortak
faaliyetlerde bulunup, belirli zamanlarda da arkadaşlarıyla iletişim halinde
olmasını desteklerseniz onu olumlu yönlendirmiş olursunuz. Çok tepki gösteriyor
diye tamamen serbest bırakmak iyi bir yol olmayacaktır. Plan yapmayı ve
kurallara uymayı öğrenmesiyle, toplum içinde nasıl davranması gerektiğinin
eğitimini aile içerisinde aldığı zaman birey sağlıklı yetişir. Kontrolcü, baskıcı ya da aşırı özgürlükçü tutumlardan uzak durmak
ergenin geleceği için anahtar noktalardan biridir. Hayatının kontrolünü bir
yandan kendisine bırakırken, anne baba olarak farkına vardırmadan
davranışlarını, arkadaşlık ilişkilerini, akademik durumunu gözden geçirmek,
gerekli yerlerde müdahale etmek faydalı olacaktır.
Ergenlik döneminin sorunlu geçtiğini düşünen ebeveynler ne yapmalı?
Ergenlik döneminde en sık
gözlemlenen davranışlar her söylenene itiraz etme, kurallara uyum sağlamada
sıkıntı yaşama, ani duygu değişimleri, başlanılan bir işi devam ettirmeme,
akademik başarıda düşüş, öz bakımı (diş fırçalama, banyo, tırnak kesme vb.)
aksatma olarak sıralanabilir.
Ergenliğin bir geçiş dönemi
olduğunu hatırlatıp, bazı çocukların bu yeni duruma uyum sağlamasının
beklenenin üzerinde sancılı olabileceğini söyleyebiliriz. Akademik başarıda ani
düşüş ve toparlanmada sıkıntı, akranlarıyla sorunlar, yeni bedeninden dolayı
kendini mutsuz hissetme, yeme problemleri, özgüven problemleri, ebeveynle iletişimin
kopması gibi haller yaşandığında profesyonel destek gerekebilir.
Ebeveynlere
birkaç tavsiye:
- Aile içinde karar almada ve bu kararları uygulama sırasında katılımına izin verin
- Herhangi bir konuda fikrini söylemesi için teşvik edici olun
- Bana yalan söyleme demek yerine, bana doğruyu söyle demeyi tercih edin
- Tutarlı olun. Yerine getiremeyeceğiniz şeyler için söz vermeyin.
- Televizyon ve internet kullanımı konusunda çocuğunuzu uyarırken, kendi televizyon ve internet kullanımınızı gözden geçirin.
Arka arkaya uzun
cümleler kurmak yerine, kısa cümlelerle iletişimi sağlayın. Bu sayede vermek
istediğiniz mesaj anlaşılacaktır. Unutmayın ki, sürekli tekrarladığınız
cümleler sizin ‘‘söylenen’’ ebeveyn olmanızdan öteye gitmeyecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder