23 Temmuz 2014

İNAT MI? TAKINTI MI? ÇOCUKLARDA OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)



Obsesif-Kompulsif Bozukluk(OKB), günlük dilde bilinen adıyla "Takıntılar", yetişkin bozukluğu  gibi düşünülse de, çocuk ve ergenlerde de görülebilen bir bozukluktur. Aileler bazen çocukların takıntılarını "inatlaşma" gibi gördüklerinden bu durumun farkedilmesi ergenlik ya da yetişkinlik dönemine kadar uzayabilmektedir. Obsesyon yani takıntı; sürekli akla gelen, doğru olmasa bile insanın düşünmekten kendini alamadığı düşünceler olarak tanınmalanabilir. Kompulsiyon ise; kafadaki takıntılı düşünceleri uzaklaştırmak için yapılan törensel davranış demektir.

Takıntılar, günlük yaşamın işleyişini bozan, hem aile hem de çocuğun yaşam kalitesini düşüren bir bozukluktur. Yetişkin bireyler takıntılarının farkında iken, çocuk bu durumun farkında değildir.  Yetişkin ''yaptığımın saçma olduğunu biliyorum ama yine de yapmaktan kendimi alamıyorum'' derken; Çocuğa, neden böyle yapıyorsun diye sorulduğu zaman; ''İçimden bir ses öyle diyor'' cevabını verebilir.

Çocuklarda sık görülen takıntılardan bazıları:
ñ  Mikrop kapacağı, pislik bulaşacağı korkusu
ñ  Aile bireylerinin hastalanacakları, ölecekleri, ya da ''başlarına kötü bir şey geleceği'' korkusu
ñ  Düzen, simetri ve kusursuzluk ihtiyacı
ñ  Hata yapacağı korkusu
ñ  Sürekli kontrol ihtiyacı
ñ  Masada hep aynı sandalyeye oturmak
ñ  Sürekli aynı kıyafeti giymeyi istemek

Bu takıntılardan uzaklaşmak için yapılan bazı törensel davranışlar ise;
ñ  Tekrar tekrar el yıkama ya da çok uzun süre banyoda kalma
ñ  Anne ya da babasından sürekli onay istemek (''Anne öyle olmaz değil mi? diye tekrar tekrar sormak)
ñ  Ders kitabının çantasında olup olmadığını sürekli kontrol etmek
ñ  İçinden ve ya yüksek sesle sayı saymak
ñ  Belirli sözcükleri, cümleleri sürekli tekrar etmek

Sözü edilen bu ve benzeri durumları çocuğunuzda gözlemliyorsanız, mutlaka profesyonel destek almanız gerekmektedir. Çocuğun doğumundan itibaren büyümesi ve gelişimi merdiven basamakları gibidir. Bu merdivenin her basamağının farklı işlevi vardır ve her basamak kendi içinde değerlendirilir. Yaşamının her döneminde farklı alışkanlıklar ve davranışlar sergilendiği düşünülürse, bir davranışın gelişimin bir parçası mı, yoksa bir soruna mı işaret ediyor bunun ayrımını yapmak önemlidir. Çocuğun ''inat'' ya da ''şımarıklık'' yaptığını ve olayları abarttığını düşünüp bundan dolayı çocuğa katı davranmak soruna çözüm olmayacaktır. Ayrıca sorunu görmezden gelmek, geçiştirmek ya da çocuğun takıntılı davranışlarını pekiştirici yaklaşımlarda bulunmak da bir fayda sağlamayacaktır. Bunun yerine, çocuğun davranışlarını dikkatli bir şekilde gözlemlemek, hangi ortamlarda çocuğun takıntılı davranışlar sergilediğine (aile içinde huzursuzluk olduğunda, okulda bir problem yaşadığında vb.) bakmak, olumlu bir yaklaşım olacaktır. Çocuğun kaygılandığı durumları bilmek, çözüm için önemlidir.

Takıntılı davranışlar, büyük zaman ve enerji kaybına sebep olmaktadır. Aile bireyleri arasındaki ilişkiler zarar görebilmektedir. Basit bir ödev yapmak, çocuğun takıntılı davranışlarından dolayı uzun saatler sürebilmektedir. Bu durum çocuk ve aile için zorlayıcıdır. Okula gitmeden önce, sürekli çantasındaki defter ve kitapları kontrol eden çocuk okula geç kalabilir. Ayrıca takıntılı davranışlar çocuğun aşırı düşünmesine sebep olduğundan, dikkat dağınıklığına, bu da okulda akademik başarısızlığa neden olmaktadır.  
Aile bütün olarak incelendiğinde, bazen anne ya da babada, bazen de her iki ebeveynde temizlik ve titizlik ile ilgili davranışlar  çocuk tarafından benimsenip, taklit yoluyla öğrenilebilmektedir.  Bunun yanında, örneğin annenin okuldan yeni gelmiş çocuğuna ''Merhaba, günün nasıl geçti?'' demeden, panik halinde; ''Ellerini yıkadın mı? ''Sakın pis ellerinle buzdolabının kapağını açma'', ''Ayakkabılarını paspasın üstünde çıkar'' demesi de, çocuğun bu konuda hassaslaşmasına neden olabilmektedir.
Çocuğunuzda böyle bir durum farkettiğinizde geç kalmadan  uzman desteği almanız gerekmektedir. Bireysel terapi, gerekli ise aile terapisi bir arada, uzun sürebilen ve sabır gerektiren bir süreçtir. Terapilere devam etmemek, eğer çocuk ve ergen psikiyatristinin verdiği bir ilaç var ise bunu tekrar danışmadan kesmek, bu bozukluğun tekrarlamasına sebep olabilir. Öncelikle durumu kabul etmek, çocuğun takıntılarını bastırmaya çalışmak yerine çocuğa destek olmak, bu bozukluğu çocuğun kusuruymuş gibi görmemek önemlidir. Ailenin çocuğa vereceği destek ve terapi sürecini aksatmamak,  sorunun çözümü için oldukça önemlidir.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder