“Şöhretin bedeli”
sadece bir Türk filmi adı değil!
Şöhret, hem baş döndürüyor hem de bağımlılık yapıyor.
Şöhretli insanların o şöhrete bağımlı hale gelmeleri
yadsınamaz bir gerçek. Tabii bu durum psikolojiyi zaman içinde yıpratıyor,
bozuyor.
Şöhretli olmak çok istenen bir şeyken, zaman içinde bedel
ödenen bir durum doğuruyor. Bu bedellerin en ağır olanı da kuşkusuz “intihar”
olarak karşımıza çıkıyor.
Şöhretin ağırlığı sonucu depresyona girip intihar eden
birçok ünlü var. Geçen yıl yaşamına son veren oyuncu Robin Williams,
ondan önce
aşırı doz uyuşturucu ile kendini ölüme sürükleyen ünlü
müzisyen Amy Winehouse, ülkemize baktığımızda ise geçtiğimiz günlerde yaşamına
son veren şarkıcı Ankaralı Namık gibi.
Peki, nedir bu
şöhretli insanları intihar noktasına getiren?
İntihar eden insanları mercek altına aldığımızda, çoğunun
parası ve şöhreti devam ediyorken yaşamına son verdiğini görüyoruz. Demek ki,
“şöhret eşittir, para ve mutluluk” formülü doğru değil. Bunların mutluluk
getirmediğine sayısız kez şahit olduk.
“Şöhret, depresyon, intihar” üçlüsü ile ilgili sayısız örnek
okuyoruz. Bu şöhretli insanlar kendilerini yoğun baskı altında hissediyorlar.
Çünkü onlar hep en güzel/yakışıklı, en çekici, en sevilen, en çok talep edilen
olmak istiyorlar.
Mutlu olmak ve mutluluğu
oynamak arasındaki fark
Hep en iyi, en mutlu olmak; dahası en mutluyu oynamak zor,
yorucu ve yıpratıcı bir şey. Kendileri ve özel yaşamları ile ilgili her şeyi
saklama eğilimindeler. Başkalarına malzeme vermemek için ilişkilerinde/evliliklerinde,
arkadaşları ile verilen pozlarda hep mutlular. Kurdukları ilişkiler çok derin
değil. Onların uğraşları kendileri, kendi görüntüleri, statüleri, kısaca
şöhretlerini koruma odaklı.
Sürekli olarak statülerini, güçlerini,
güzelliklerini/yakışıklılıklarını ve çekiciliklerini kaybetme korkusu taşıyorlar.
Çünkü onların iktidarlarını tehdit eden yeni ve daha genç kadınlar/erkekler
gelmekte arkadan. Onlar bu durumu oldukça önemli bir tehdit olarak görüyorlar.
Popülaritelerinin azaldığını fark ettikleri zaman ise rol
yapmaya başlıyorlar. Sanki hala popülermiş gibi davranmaya, yaşamaya
çalışıyorlar. Her sabah haklarında haber çıkmış mı diye bakarken, zamanla
kendileri ile ilgili haberlerin azaldığını görmek, onların ciddi anlamda mutsuz
olmalarına sebep olabiliyor.
Toplum olarak önce onlara kapıları açıyor, egolarını
şişirdikçe şişiriyoruz. Sonra onlardan sıkılıp yerlerine pat diye yeni bir
yıldız yaratıyoruz. (Fakat bu yalnız bize özgü bir şey değil, bütün dünyada
böyle.)
Binlerce, milyonlarca hayranı olan biri gün geliyor
yeterince ilgi görmemeye başlıyor. İşte o zaman hayatındaki o ilginin azalması,
zamanla bitmesi yalnızlık hissettiriyor. Bu yalnızlıkla birlikte ruhsal
problemler, alkol ve uyuşturucu kullanımı başlıyor. Bütün bunların sonucu olarak,
neredeyse depresyona girmek kaçınılmaz hale geliyor. Ağır depresyon ise intiharın
en yaygın nedeni.
Biyolojik olarak intihara eğimli olan kişilerde alkol, madde
bağımlılığı ve özel hayatla ilgili stres faktörlerinin devreye girmesi ile
intiharlar görülebiliyor.
Alkol, uyuşturucu,
depresyon üçlüsü
Ünlülerin çoğunun yaşadığı sanal hayatlar, kendilerinden
beklenenlere göre oluşturdukları yaşam tarzı onları adeta kaygan bir zeminde
duruyorlarmış hissi yaşatıyor. Kayma ve düşme korkusu ile yaşamalarını
sürdürmelerine sebep oluyor.
Aklımıza alkol, uyuşturucu, depresyon ve intihar ilişkisi
nasıl oluyor diye bir soru gelebilir. Onu da şöyle açıklayabiliriz: Alkol ve
uyuşturucunun zihinsel fonksiyonları bozan bir etkisi var. Mantıklı düşünme ve
karar verme yetileri kayboluyor. Muhakeme gücü zayıflıyor. İnsan duygularını
kontrol edemez hale geliyor. Umutlarını yitiriyor ve ağır çaresizlik hissediyor.
Bu yaşadıkları, kişiyi bunaltarak depresyona neden oluyor. Ağır depresyon
sonucu kişi sağlıklı düşünemediği için neredeyse intiharı tek çare olarak görüyor.
Ünlüler için çıkış
yolu
Sonuç olarak, şöhretin ve ünün bir bedeli var!Ünlü kişilerin
özel hayatları hep mercek altında. Tam anlamıyla samimi davranamıyor, zamanla
hep tetikte yaşıyorlar. Kendileri ile olan ilişkilerinde bile sorun var. Neredeyse
kendileri ile baş başa kalmaktan bile korkuyorlar. Hele popülariteyi
kaybettikleri zaman, artık sevilmiyor, kimse onlarla ilgilenmiyor diye ruhsal
bir çöküntü yaşamaları işten bile değil.
Ama her ünlü için bunu söylemek elbette doğru değil.
Kişinin, yaşadığı bu durumu (depresyonun) bir hastalık olarak değerlendirmesi
ve bir uzmandan yardım alması gerekiyor. Aynı şekilde, eğer alkol ve madde
bağımlılığı varsa, yine bir uzmana başvurması ve tedavisini olması lazım.
Şöhretle birlikte kişinin psikiyatrist veya psikologla düzenli çalışması, en
sağlıklı olan yaklaşım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder