Toplum olarak derin yaralar
aldığımız ve bu yaraları iyileştirmekte zorlandığımız zamanlardan geçmekteyiz. Şüphesiz ki insan eliyle ortaya çıkan şiddet
ve terör olayları gibi toplumsal travmaların neden olduğu etkileri
iyileştirmek; deprem, sel gibi doğal afetlerin neden olduğu etkileri
iyileştirmekten daha zordur. Doğal afetlerin meydana gelmesini engellemek
mümkün değilken, insan eliyle yaşanan olayların gerçekleşmesini önleme ihtimali,
kişinin daha ağır travmatik yaşantılar yaşamasına neden olabilir. Buna rağmen,
toplumsal travmaların etkileriyle başa çıkabilmek için bazı yöntemler
mevcuttur.
Hayatın doğal akışı içinde
beklemediğimiz bir anda başımıza gelen, hayatımızın seyrini değiştiren, fiziksel ve psikolojik bütünlüğümüzü bozan her
tür olayı travma olarak adlandırabiliriz. Olaya maruz kalan, tanık olan, maruz
kalanların tanıdıkları ve olaydan herhangi bir şekilde haberdar olanlar
travmadan etkilenebilir.
Toplumsal travmalardan etkilenen
kişilerin en yoğun yaşadığı duygular üzüntü, korku, öfke, endişe, suçluluk, umutsuzluk
ve çaresizliktir. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacakmış gibi düşünebiliriz.
Yaşamak anlamsız gelebilir ve ne yaparsak yapalım hiçbir şeyin iyiye gitmeyeceğini
düşünebiliriz. Aklımızdan sık sık “Keşke” ile başlayan cümleler geçebilir.
Travmatik olayın etkisiyle yaptığımız işlere odaklanmakta zorlanabilir,
insanlardan uzaklaşmak isteyebilir, uyku problemleri yaşayabilir, kötü rüyalar
görebilir ve aynı olayı tekrar yaşıyormuş gibi hissedebiliriz. Bu gibi
etkilerle başa çıkmak için alkol ya da madde kullanımında artış görülebilir.
Geçtiğimiz günlerde yaşanan terör
olayı gibi toplumsal travmalar, büyük korkular yaşamamıza, olayın her an
tekrarlanacağı gibi kaygılar taşımamıza, sebepsizce öfkelenmemize, öfke
patlamaları yaşamamıza, aşırı hassas olmamıza, toplu taşıma araçlarını
kullanırken ya da kalabalık yerlerde bulunurken gergin hissetmemize, her an
çevremizi şüpheyle kontrol etmemize neden olabilir. Tüm bu muhtemel etkilerin
nedeni güvenliğimizi tehdit edebilecek durumlara karşı hazırlıklı olmaya
çalışmak ve yaşamımızı sürdürmek istememizdir.
Toplumsal travmalarla başa
çıkabilmek için travmaların muhtemel etkilerini bilmek ve yarattığı etkilerle
yüzleşmek gerekir. Yaşanmamış sayılan travmalar sürekli gerginlik, öfke ve
umutsuzluk halinde kendini gösterir. Ayrıca, stresli durumların geçmişte
yaşanmış travmaları tetikleyebilir. Özellikle yüzleşilmeyen toplumsal travmalar
nesiller boyu izler bırakır.
Toplumsal travma ile başa
çıkabilmek için göz önünde bulundurulması gereken en önemli noktalardan biri
yukarıda bahsettiğimiz etkilerin son derece doğal olduğunun bilinmesidir.
Ruhumuz ve vücudumuz, psikolojik ve fiziksel bütünlüğümüzü etkileyen büyük bir
olay sonrasında birkaç hafta süreyle alışık olmadığımız tepkiler verebilir.
Unutmamak gerekir ki travmalar herkesi olduğu gibi bizi de etkileyebilir.
Korkabiliriz, kaygılanabiliriz, çaresiz hissedebiliriz, ağlayabiliriz, isyan
edebiliriz. Yaşadığımız duyguları kabul etmeliyiz. Güçlü olmak ya da güçlü
görünmek adına yaşadığımız duyguları bastırmak ve yok saymak bunalıma girmemize
neden olacaktır.
Ölümlerin, kayıpların yaşandığı
travmalar sonrasında yaşanan yas süreci, travmanın etkileriyle başa çıkmak için
gerekli bir dönemdir. Ölen kişinin ardından derin üzüntü ve keder hisleri
yaşanır. Onun geri gelmeyeceğini kabul etmekte ve acıyla başa çıkmakta
zorlanabiliriz. Aynı acıyı yaşayan kişilerle anma törenleri düzenlemek,
paylaşımlarda bulunmak ve dertleşmek bu zor süreci atlatmanıza yardımcı
olacaktır.
Araştırmalar kişilerin toplumsal
travmalar sonrasında güven ve adalet kavramlarını daha çok sorgulamaya
başladığını gösteriyor.İnsanların ölümüne neden olan, büyük kayıpların
yaşandığı toplumsal travmalar sonrasında sorumluların ortaya çıkarılması ve
gerekli değerlendirmelerin yapıldıktan sonra cezalandırılması, kişilerin
yeniden güvende hissetmesi açısından önemlidir.
Hayatın akışını beklemediğimiz
bir anda değiştiren ve alışık olmadığımız tepkiler vermemize neden olan toplumsal
travmaların etkilerini azaltmak için güvende hissetmek önemlidir. Bu nedenle sevdiğimiz
ve yanında güvende hissettiğimiz insanlarla daha sık vakit geçirmek, travmayı
atlatmanıza yardımcı olacaktır. Ayrıcatravmadan etkilenen kişilerle bağlantı
kurmak ve onlara yardımcı olmak da toplumsal travmaların açtığı yaraların
sarılmasında etkili yöntemler arasında yer alır. Bireysel olarak beslenmenize
dikkat etmek, açık havada vakit geçirmek ve spor yapmak da rahatlamanızı
sağlayabilir.
Toplumsal travmaları kendi
başınıza ya da çevrenizin yardımıyla aşamadığınızı düşünüyorsanız, travma
konusunda çalışan ruh sağlığı çalışanlarından(psikiyatrist, psikolog,
psikolojik danışman) profesyonel yardım alabilirsiniz. Travmatik olayın
üstünden bir aydan fazla geçmesine rağmen kabus görmeye devam ediyor, insanlara
gittikçe daha yabancı hissediyor, olayın büyük kısmını hatırlamakta zorlanıyor
ve korkular başa çıkamayacağınız seviyede olduğunu düşünüyorsanız bir ruh
sağlığı uzmanı ile görüşmenizde fayda olacaktır.
Travmaların yıkıcı etkileri olduğu
kadar iyileşen travmaların da mevcut olduğunu unutmamak
gerekir. Yaşanan tüm olumsuz etkilere rağmen umudumuzu korumak, bir şeylerin
değişeceğine ve iyiye gideceğine inanmamız için önemlidir.
Barış dolu ve travmasız günler
görmek dileğiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder